Agatha
Christie, 78 roman, 19 oyun, 100’den fazla kısa hikâye yazdı. 58 yıldır hiç
aralıksız sergilenen tiyatro oyunu The Mousetrap / Fare Kapanı, 25.000’inci
performansına yaklaştı. Romanları 50’den fazla dile çevrildi, iki milyardan
fazla sattı. Sahnede, ekranda, beyazperdede, radyoda o var. Eserleri çizgi
roman ve video oyunu da oldu. Kitapları 30’dan fazla sinema, 50’den fazla TV
filmine, 18 çizgi romana ve 8 video oyununa uyarlandı.
5n 1k bir gazetecilik terimi; "Ne? Ne zaman? Nerede? Nasıl? Neden? Kim?"... Aynı zamanda bir cinayet
çözülürken de başvurulan sorular...
Gazeteci, bir yazı yazarken ya da haberleri hazırlarken yazının veya
haberin içinde bu soruların cevaplarının olup olmadığına nasıl bakıyorsa; olay
mahallini inceleyen kişi de yine aynı soruların cevaplarını arıyor.
Tarihin başlangıcından şimdiye
kadar en çok merak ettiğimiz de “Neden? “... Aristo’ya göre her neden bir başlangıç.
Yazar Kern’e göre de; ( nedensellik ve cinayet üzerine ) her cinayetin bir
nedeni var. Hepimiz gazetelerde, haberlerde, realite şovlarda, izlediğimiz
filmlerde, okuduğumuz kitaplarda neden’in cevaplarını aradık. Polisiye ya da
cinai diye adlandırılan kitaplar da,” Neden?” sorusuna verdiği cevaplar
sebebiyle çoğumuzun ilgisini çekmiş ve başucu kitaplarımız arasına konmuştur.
Biz de sizin için göz attık; Polisiye
roman nedir? Polisiye romanın kraliçesi Agatha Christie ve ölümünün 120. Yılı sebebiyle Pera’da yapılan etkinlikte
yaşananlar...
POLİSİYE ROMAN
Poliseye romanlar; polisi
ilgilendiren ama en çok da cinayet ve cinayetlerin doğurduğu olayları, durumları
aynı zamanda kaybolan kıymetli ya da tarihi önemi büyük, bir eşya, belge,
kitap, hazine ya da benzeri bir şeyin peşinde iz sürme gibi konuları konu alan bir
roman türü. Howard Haycraft polisiye romanın sonunda suçu ortaya çıkarma amaçlı
yapıt olduğunu yazarken; W.H. Auden’a göre de polisiye roman bir cinayet
sonrasında, gerçek katil dışındaki tüm şüphelilerin elenmesi ve katilin
yakalanması öyküsü. Polisiye romanlar, muhakkak ki birçoğumuzun merakını
uyandırıyor. Hatta bu konuda hazırlanan dizi ve filmlerin büyük izleyici
kitlesi bulunuyor. Biz insanlar merak etmeyi seviyoruz. Sorularımıza cevap
arıyor, gerçek dünyada olup biten kötülüklerin nedenleri öğrenmek istiyoruz
ancak bu olayların gerçek hayatta yaşanması tüylerimizi ürpertiyor. Kitaplarda ise
durum çok farklı. Romanın kurgu olduğunu bilmemize rağmen, bir roman gerçeğe ne
kadar yakın gözlemlenip anlatılmışsa, gerçek hayatta aradığımız cevaplara en yakın kurguyu
ne ölçüde hazırlamışsa; işte o zaman romanın kurgusal gerçekliğine kapılıyoruz.
Gerçek hayatta nedeni çözülemeyen olaylar, kitaplarda bir sonuca ulaşıyor ve
suçlular kitaplarda cezasını buluyor. Bizde kurgusal da olsa adalet
anlayışımızı tatmin ediyoruz. Bize bu tatmini en çok yaşatanlardan biri de Agahta
Christie...
Agahta
Christie cinai romanların Kraliçesi...
Kutsal kitaplar ve Shakespeare’den sonra
dünyanın en çok okunan yazarı...
Agatha
Christie’nin 120. doğum yılı kutlamaları kapsamında yazarın doğum günü olan 15
Eylül’de, İstanbul’da Pera Palace Hotel’de özel bir etkinlik düzenlendi. Agatha
Christie; Pera Palas’ın ünlü müşterilerinden birisiydi. Yazarın 1934’te
yayınladığı “Doğu Ekspresi’nde Cinayet” romanının esin kaynağı, günlerce
kaldığı Pera Palas Oteli’ydi.
Christie’nin Türkiye yayıncısı Altın
Kitaplar’ın ev sahipliğinde yapılan etkinliğe; yazarın torunu Mathew Prichard,
eşi ve kayınbiraderi ile “Agatha
Christie’nin Gizli Defterleri” adlı kitabın yazarı John Curran katıldı. Gecenin
konsepti “120” rakamı çerçevesinde hazırlandı. Buna göre; Agatha Christie’nin
yaşamına ilişkin 120 maddelik bir bildiri düzenlendi ve yazarla ilgili
bilinmeyen, az bilinen, çarpıcı detaylar sunuldu.Kokteyl ile başlayan gece
Mathew Prichard, John Curran ve Altın Kitaplar’ı temsilen Batu Bozkurt’un
konuşmalarıyla devam etti. Konukları şaşırtan gecenin sürprizi ise, sergilenen
suç temalı canlı performanstı. Şenay Gürler, Faik Ergin, Hakan Pişkin ve Turgay
Doğan tarafından canlandırılan karakterler davetlileri de performansa dahil
ederek Pera Palace’da gecenin anlamına yaraşır bir gösteri gerçekleştirdiler.
Kitapları satış rekorları kıran, oyunları
sahneye konan ve parlak zekâsını eşsiz kalemiyle birleştirerek edebiyatta
sarsılmaz bir konum edinen bu ölümsüz yazarın yaşamında bilindiği gibi
İstanbul’un izleri de var.
Agahta
Christe kimdir?...
15 Eylül 1890 tarihinde, Torquay, Devon'da, Frederick Alvah
Miller and Clarissa Miller'ın
kızları olarak dünyaya gelen Christie, evde eğitim gördü. Çok küçük yaşta
annesi tarafından yazmak için cesaretlendirilen Christie, on altı yaşındayken, Paris'e, şan ve
piyano dersleri alacağı bir okula gönderildi. 1914'de, bir Flying Royal
Corps çalışanı olan Archibald
Christie ile evlendi. 1919'da
kızları Rosalind, dünyaya geldi.
Christie'nin
ilk dedektif romanı, The Mysterious
Affair at Styles (Styles'daki Esrarengiz Olay), daha kırkı aşkın romanda
karşımıza çıkacak, ünlü Belçikalı dedektif karakteri, Hercule Poirot'u ilk kez
kullandığı kitabıydı. Kitap, çeşitli yayın evlerince geri çevrildikten sonra, 1920'de, Bodley Head Yayınevi tarafından kabul edildi.
Christie’nin,
diğer ünlü dedektifi, sevimli bir yaşlı kız olan, amatör dedektif, Miss Jane
Marple, tipik bir İngiliz karakateridir. Poirot, esrarengiz olayları, mantığını
ve akılcı methodlarını ve “küçük gri
hücreler”ini kullanarak çözerken, Marple, kadınlık içgüdülerine ve
empati yeteneğine güvenirdi. Marple’ın adı, içlerinde ilk olarak, Christie’nin 1930'da yazdığı, Murder At The Vicarage (Ölüm Çığlığı)
ve son olarak da, 1977’de
yazdığı, Sleeping Murder (Uyuyan
Ölüm)’ın bulunduğu, on yedi eserde geçmekteydi. Poirot ve Miss Marple
karakterlerinin ikisi de sinema ve televizyona uyarlandı.
56 yılda 66
detektif romanının altına imzasını atan Christie’nin en iyi kitaplarından
bazıları, 1934'de yazdığı, The Murder of Roger Ackroyd (Roger
Ackroyd Cinayeti) ve Murder On The
Orient Express (Doğu Ekspresinde Cinayet), 1937’de yazdığı Death On
The Nile (Nil’de Ölüm) ve 1939’da
yazdığı Ten Little Niggers (On
Küçük Zenci)’dır. 1977’de otobiyografisini yazan Christie, The Mousetrap (Fare Kapanı) gibi, Londra’da, 30 yılı aşkın süre devamlı
olarak sahnelerde oynanan, birçok oyununun da yazarıdır.
Archie Christie’nin, Nancy
Neele adında, daha genç bir kadına aşık olduğunu açıklaması üzerine, 1926’da, Christie’nin evliliği
noktalandı. Aynı sene Christie, annesini kaybetti.
1978’de, Michael Apted’in
yönetmenliğini yaptığı ve Christie’yi, Vanessa
Redgrave’in canlandırdığı, Christie’nin gerçek hayat öyküsünü konu alan,
Agatha filmi, 1926’da,
Christie’nin boşanmasından sonra bir süreliğine ortadan kaybolup, Harrowgate Oteli’nde, Mrs. Neele adı
altında yaşamasını konu alır.
1928’de sonuçlanan boşanma sürecinin iki yıl sonrasında, Christie, 1927’de, Ortadoğu’ya yaptığı ziyaretler sırasında tanıştığı, arkeolog Max Mallowan’a, Suriye ve Irak’daki kazı
alanlarına yaptığı yolculuklarda eşlik etti. Daha sonra Mallowan ile evlenen
Christie, 1936’da Murder in Mesopotaima (Mezapotamya
Cinayeti) ve 1937’de, Death on the Nile (Nil’de Ölüm), romanlarını yazdı.1946’da yazdığı, Come, Tell Me How You Live kitabında,
Christie, kendi arkeolojik maceralarını anlatmıştır.
En verimli
dönemi 1920’lerin sonu olan
Chiristie’nin, 1930’larda,
farklı esrarengiz olayları konu alan dört, Dedektif Hercule Poirot’un
hikayelerini yazdığı on dört, Miss Marple ve Müfettiş Battle’ın hikayelerini yazdığı dört kitabı basıldı. Aynı
sene, Harley Quin ve Mr. Marker Pyne hikayelerinin
anlatıldığı, iki kitap daha yazan Christie, iki tane de sahne oyunu yazdı.
1936’da,
Mary Westmacott takma adı altında yazdığı, ilk altı psikolojik romantizm romanı
basılan Chiristie, 1937’de Howard Carter’la
tanıştığı, Luxor ziyaretinden
sonra, 1973 yılına kadar
basılmayan, Akhanaton adlı sahne
oyununu yazdı. Bu oyun 1979’da New York’da takip
eden sene de Londra’da, Akhanaton and
Nefertiti adıyla sahnelendi.
İkinci dünya
savaşı sırasında, Londra’da Univesity
College Hospital dispanserinde görev yapan Christie, savaş sonrasında,
roman çalışmalarına devam etmesinin yanı sıra, sahnede ve sinemada da başarı
kazandı. Witness for the Prosecution
(Beklenmeyen Şahit), New York Drama
Critics Circle tarafından, 1954-55 sezonunun en iyi yabancı sahne oyunu
seçildi.