27 Nisan 2011 Çarşamba

ÖYLE BİR GEÇER ZAMAN Kİ…



Zaman geçebilir, tarzlar, insanlar değişebilir ama efsane devam eder… 
En sevilen şarkılarınızdan biri öyle bir geçer zaman ki? Müzikte zaman yoktur ama…
O benim yazmış olduğum güzel şiirlerden biri, arkadaşlar buldular. Özenerek yazdığım bir parçaydı. Müzik hayatım boyunca baştan savma bir şey yapmadım zaten. 40 yılda, hatta biraz daha az üstünde durarak bitirmiş olduğum birkaç parça vardır. İşimi hafife almıyorum hiçbir zaman, son dönemde bir gecede yazıp ertesi gün kayda giriyorlar. Ne kadar az zamanda yaparsak o kadar başarılı oluruz diye düşünüyorlar. Kaliteli işin zamanı olmaz her daim dinleyici bulur. Zaman tabii ki geçiyor, önemli olan kalıcı olabilmek.
Nasıl başladı bu müzik sevdası?
Sevda gibi de değil aslında, benim ki evin içinden geliyor, aileden. Ama yaradılış da var tabi. Bazen olmadığı da oluyor. Mesela benim kızım müzikle uğraşmıyor. Müzisyen olayım diye de düşünmemiştim. Kolumuzdan tutup sahneye attılar.
Kim teşvik etti sizi?
1957 yılında Alman Lisesi’ndeyken, ağabeylerimiz bizi teneffüslerde dinlemişler. Bizim grubumuzu çalması için Galatasaray Lisesi’nde bir konsere götürdüler. Konsere bizde katılıp söyledik. Ben aslında mühendis olmak istiyordum. Müzik beni bambaşka bir yöne götürdü.
İlk sahneye çıkışınız da bu konserle oldu, Nasıl tepkiler aldınız?
O zamanlar da Rock’n Roll falan yoktu, Türkiye’de bilinmezdi. Ben Rock’n Roll ile girince, salon allak bullak oldu. Gerçekten unutulamayacak bir gündü. İnsanlar ilk defa, canlı olarak Rock’n Roll dinledi. Ondan sonra da, arkası geldi. Öğrenci olduğumuz için okullarda çalmaya başladık. İlk grubumu kurdum.
Profesyonel olarak, ilk sahneye çıkışınızı hatırlıyor musunuz?
Maalesef hatırlayamıyorum. O kadar yoğun senelerdi ki, hatırlamakta güçlük çekerim. O zamanlar pavyonlarda çalıyorduk. Gençler bizim dönemimizde eğlenmek için pavyonlara giderlerdi.
Sizin zamanınızdaki pavyon kavramı daha farklıydı değil mi?
Evet, pavyonlar eğlence mekanlarıydı. Daha derli topluydu bizim zamanımızda. Gruplar pavyonlarda çıkıp söylerlerdi. Şimdiki kulüpler gibiydi.
Sizi etkileyen ve Rock’n Roll yapmaya iten sanatçılar kimlerdi?
Elvis Presley tabi ki. Biz Batı yakasının çocuklarıyız. Salyangoz da satılabilirdi, bizim mahalle de.
Bir şarkınız var, “It’s So Long” diye… Zamanının çok ötesinde bir şarkı. Sizde nasıl gelişti bu tarz?
Zamanla gelişti tabi ki. Bende, müzikle uğraştıkça, bu memlekete daha fazla bir şey yapma fikri oluştu. Ben Rock’n Roll gitarcısı ve sanatçısıyım. İngilizce repertuarım, Türkçe repertuarımdan daha fazladır ama Rock’n Roll’u Türkiye’ye de tanıtmak ve sevdirmek istedim.
Birçok grubunuz oldu ama adınız hep yalnız devam etti. Nedir bu işin sırrı?
Bir sürü grup işi, biraz söylenti gibidir. Küçük, bir plaklık işlerdi bunlar. Benim aslında iki tane grubum oldu. Biri Ritimciler, diğeri de Yeraltı Dörtlüsü; esas gruplarım bunlardır. Şarkıyı söyleyen, aranjmanı yapan, organizasyonu ayarlayan benim. Bu ağırlıkta birinin bir daha gelmesi çok zordur.
Döneminizin ve şimdinin efsanesisiniz. Tarih bunu daha da güzel cevaplandırabilecek. O dönem için The Beatles’a nasıl efsane diyorsak, bizim ülkemizde de Cem Karaca, Erkin Koray gibi efsanelerimiz var. Siz ne düşünüyorsunuz?
Bizim onlardan hiçbir eksiğimiz yok.
Erkin Baba olarak ne zaman anılmaya başladınız?
Çok uzun zamandır. Bende ne zaman başlandığını bilmiyorum ama yaşla ilgili değil. Rock’n Roll’un babası olarak bu lakabı kullanıyorlar. Bizde kolay kolay, müzikte bu sıfatı vermezler.
Batı müziğini doğu müziğine sentezleme fikri nasıl oluştu?
Bu konu uzmanlık alanım olduğu için gelişmiştir. Bir araştırma neticesidir. Araştırmacı bir müzikçiyim. Dolayısı ile benden çıkması doğaldır. İlk başta hep batı müziği dinliyordum. Daha sonra Türkiye’de yaşadığım için Türk Müziği dinlemem gerektiğinin farkına vardım. Çünkü biz çok Batılı yetiştik.
Sizin yaptığınız müzikte bir isyan var. Bu neyin isyanı?
Her şeyin. Somut olarak anlatılacak bir şeyi yok. Çok derin bir konudur bu.
Gençler bu kadar sizi severken, döneminizde de bu kadar sevilirken, devlet neden size bu kadar karşı çıktı?
Hala da öyle. Netice de burası bir Ortadoğu ülkesi. Devletten hiçbir zaman bir beklentimiz olmadı. Hep bizim üstümüze gelmiştir devlet, bizi anlayabildiklerini sanmıyorum. Biz ve bizim gibi insanlar ileriye dönük kişiler, batı medeniyetlerinin yansımasıdır Türkiye’de…
Doğu – Batı sentezi deyince aklınıza ilk hangi parçanız geliyor?
“Şaşkın”… Arabesk bir ritim gözükmesine rağmen, bir taraftan batı kokar… Arabistan’da bile benim “Şaşkın”ı dinliyorlar kendilerininkini değil.
Döneminin bir adım ötesinde bir parça…
Evet kesinlikle. Zaten Araplardan daha iyi yapamazsam, yapmam. Bazı değerleri, onlardan iyi yapmam lazım. İddialı bir insanım. Ben Rock’n Roll’cuyum. Hala sahnede şarkılarımı Rock’n Roll tarzında çalıyorum. Yine gitarlı, orglu…
Sizin efsane bir gitarınız vardı değil mi?
Evet var. Son derece gizli bir yerde saklıyorum. Sahnede değil ama bazen o gitarımı çalıyorum. Yıpranmasını zarar görmesini istemem. (Erkin Koray’ın bir dönem banka kasalarında da saklı, kendisi ile özdeşleşen 1961yılı yapımı Gibson marka, SG kasasında o zamanlar SG adını almamış ve Les Paul Custom olarak geçen bir elektro gitara sahiptir.)
Müzisyen iyi olduktan sonra, enstrümanın pek önemi olmaz herhalde.
Elime ne alsam, ses çıkar…
İlk elektro-bağlama da sizin eseriniz. Farklı bir çalışma.
Evet, bir örnek olsun diye.
Gitar çalıyorsunuz, bağlama neden?
Bağlamacılar bu işi çok geç kavrayacaklardı. Ben hızlansın diye yaptım.
Günümüzden bahsedelim. Bu internetin, korsanın bol olduğu günlerdeki sıkıntılara ne diyorsunuz?
İnternet tüm dünyanın sıkıntısı artık… İleri ki günlerde, umuyorum her şey rayına oturur. Daha hakkaniyetli bir dağıtım yapılabilir.
Günümüz Rock’çılarını dinliyor musunuz? Veliaht diyebileceğiniz birileri var mı?
Çok sevdiğim genç gruplar var, bir sürü. İmkânları da çok fazla olduğu için, Amerika da hangi ses varsa; siz de onu kullanabiliyorsunuz. Dünya standartlarında çalınıyor müzikler. Muhakkak bizim yerimize, ilerde çıkacaktır birileri. Boş kalmaz yerimiz.
İnsanın ruhu yaşlanıyor mu, yaşlanma hissediyor musunuz?
Yaşlanıyordur herhalde, ama ben gayet iyiyim. (Gülüşmeler)
Ruhunuz kaç yaşında?
Hala Rock’n Roll. (Erkin Koray’da ki Rock’n Roll ruhunun hala ilk günkü gibi canlı olduğu, sorumuza verdiği ifadeden oldukça iyi anlaşılıyor)
Geçmişte saçmalık yaptığım dediğiniz konular var mı?
Olmaz olur mu? (Erkin Koray’ın yüzünde hınzır diyebileceğimiz bir gülüş belirdi.)
Sadece Rock’n Roll mu diyorsunuz?
Her zaman ve sadece Rock’n Roll.
Sevgililer günü için bir parça söyleseniz?
Sevince. (gülüşmeler)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder